Giriş yap
Kayıt Ol
Taverna Bülteni
EK - Oyuncunun Merkezi Kurallar

Cemel Vakası

egedemirtas Çevrimdışı

Soylu

Dinar: 695

Kraliyet Dinari: 0

4 yıl önce

Halife Hz. Osman’ın isyancılar tarafından şehid edilmesi üzerine Medine’de bulunan ashap Ali b. Ebû Tâlib halifeliğe getirildi. Hz. Ali’yi bekleyen en önemli mesele Hz. Osman’ın katillerini bulup cezalandırmaktı. Ancak ortada belirli bir katil yerine, “Osman’ı hepimiz öldürdük” diyen bir isyancı topluluk mevcuttu ve şehre hâkim olan bu âsilerle hemen başa çıkılamayacağı açıktı. Öte yandan yeni halifeye yalnız Medine’de biat edilmiş, diğer vilâyetlerin durumu henüz aydınlanmamıştı.

Hz. Âişe, hilâfetinin son dönemlerinde Hz. Osman’ı çeşitli vesilelerle tenkit etmiş ve Hz. Osman’ın şehri terketmemesi ricasına rağmen isyan başladıktan sonra hac için Mekke’ye gitmişti. Haccını tamamlayarak Medine’ye dönmek üzere yola çıkan, fakat Osman’ın şehid edilip yerine Ali’nin halife seçildiğini öğrenen Âişe geri döndü ve Mekke’de halka hitaben Hz. Osman’ın mazlum olarak öldürüldüğü yolundaki meşhur konuşmasını yaptı. Bu arada Hz. Osman’ın ölümünden Hz. Âişe’yi sorumlu tutanlar olmuşsa da Âişe ileri sürülen iddiaları reddederek bu hususta herhangi bir kusurunun bulunmadığını ısrarla belirtmiştir.

Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra Medine’den uzaklaşan Emevî ailesi mensupları ile Osman’ın Basra ve Yemen valileri, vilâyetlerinde bulunan para ve savaş malzemesiyle birlikte Mekke’ye gelerek Âişe’ye katıldılar. Umre için yola çıkan Talha ile Zübeyr de Mekke’ye gidip Hz. Âişe’nin safında yer aldılar. Mekke’de “Osman’ın kanını talep için” Hz. Âişe’nin önderliğinde oluşan topluluk, uzun müzakerelerden sonra Medine’ye giderek isyancılara karşı çıkmak yerine Hz. Osman’ın Basra valisi Abdullah b. Âmir’in ısrarı üzerine Basra’ya gitmeye karar vermişlerdi.


Hz. Âişe “Asker” adlı meşhur devesinin üzerinde Mekke’den yola çıktığı zaman yanında 3000 dolayında kuvveti vardı. Yolda, zaferin kazanılması durumunda halifenin kim olacağı tartışılmaya başlandı. Talha, Zübeyr veya Osman’ın oğullarından birinin halife olması gerektiği yolundaki tartışmalar sürerken Hz. Osman’ın Kûfe valisi Saîd b. Âs hilâfetin Abdümenâf (Ümeyye) oğullarından alınamayacağını, dolayısıyla Hz. Osman’ın oğullarından birinin halife olması gerektiğini ileri sürerek taraftarlarıyla birlikte topluluktan ayrıldı, Mugīre b. Şu‘be de ona katıldı. Böylece Hz. Âişe, Talha ve Zübeyr yaklaşık 1000 kişilik bir kuvvetle Basra önlerine ulaşabildiler.

Hz. Âişe ve beraberindekiler Basra önlerine gelince Abdullah b. Âmir’i, Basralılar’ı kendi taraflarına çekmek üzere şehre gönderdiler; ayrıca Âişe, Ahnef b. Kays gibi Basra’nın ileri gelenlerine mektuplar yazdı. Diğer taraftan Hz. Ali’nin Basra valisi Osman b. Huneyf, Hz. Âişe’nin kuvvetleriyle birlikte Basra yakınlarına geldiğini haber alınca maksatlarını öğrenmek üzere kendilerine bir elçi heyeti gönderdi. Hz. Âişe, gayelerinin isyancı takımın bozduğu barış ve düzeni geri getirmek, mazlum olarak öldürülen Osman’ın katillerini cezalandırmak ve müslümanların arasını düzeltmek olduğunu bildirmiş, Talha ile Zübeyr de aynı görüşlere katıldıklarını, ayrıca kendilerinin Ali b. Ebû Tâlib’e zorla biat ettirildiklerini söylemişlerdi. Bu gelişmeler üzerine Basralılar ikiye ayrılmış ve sert münakaşalara başlamışlardı.

Hz. Ali, Hz. Âişe’ye Rebeze’de yetişebilmek için üç bin kişilik bir orduyla yola koyuldu. Basra’daki olayları duyunca Hz. Ali Basra valisi Huneyf’e bir mektup yollayarak Talha ile Zübeyr’in kendi rızalarıyla halifeliğini kabul ettiklerini söyler. Bunun üzerine Huneyf, Hz. Ali’nin haklı olduğunu Hz. Âişe ve maiyetine söylemekle kalmayarak derhal Basra’yı terketmelerini de söyler. Onlar da kendilerinin haklı olduğunu ileri sürerek Basra valisini şehirden çıkarmak istediler. Bir akşam namazı sırasında baskın yaparak Huneyf ve etrafındakileri esir alırlar. Hz. Âişe onun öldürülmesini engelledi ve serbest bırakılmasını sağladı. Ancak valinin saçı sakalı kökünden kazınmış, kaşları ve kirpikleri yolunmuştu. Şehirden çıkan Huneyf, Hz. Ali’nin yanına gider ve durumu anlatır.

Hz. Âişe şehri ele geçirmiş ancak şehrin desteğini henüz sağlayamamıştı. Kûfe’nin, Hz. Ali’ye destek vermesini engellemek amacıyla Kûfe şehrinin ileri gelenlerine mektuplar yolladı. Hz. Ali de aynı günlerde Kûfe’nin desteğini sağlamak amacıyla şehre heyetler gönderdiyse de bir sonuç alamadı. Bunun üzerine Mâlik el-Eşter, Hz. Ali’nin izniyle duruma el koymak için Kûfe’ye gitti ve Ebû Mûsâ’nın konağını ele geçirdi.

Hz. Ali birliklerini toparlayıp Basra’ya doğru hareket etti. Zaviye mevkiine geldiğinde konakladı. Hz. Âişe’nin karargahına Ka‘kā‘ b. Amr’ı elçi olarak gönderdi. Ka‘kā‘ b. Amr onlara:

“Eğer Hz. Ali’nin halifeliği etrafında birleşirseniz, Osman’ın katilleri bulunup cezaları verilecketir.” dedi.

Onlar da:

“Eğer halife gerçekten bu görüşte ise, kabul ediyoruz.” dediler.


Ancak hiç beklenmedik bir şey oldu ve taraflar savaşa tutuştu. Bir rivayete göre Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılacağı duyulunca, merhumun katline iştirak edenler korkarak savaşı başlattı. Hz. Âişe ile Hz. Ali savaşı durdurmak için gayret sarfetmişlerse de çarpışmalar bütün şiddetiyle devam etti. Hz. Âişe Kâ‘b b. Sûr’u ön saflara yollayarak savaşın durdurulmasını ve Kur’an’ın hakemliğinin kabul edilmesi gerektiğini söylemesini emretti. Ancak  Kâ‘b b. Sûr savaş sırasında öldürüldü.


Savaş birden şiddetlendi ve Hz. Âişe’nin devesinin etrafında cereyan etmeye başladı. Hatta onu korumak için Abdullah b. Talha dahil yetmiş kişi öldü. Hz. Ali, savaşın Hz. Âişe’nin bindiği devenin etrafında cereyan ettiğini görünce devenin öldürülmesini emretti; onun öldürülmesiyle bir anlamda savaş da sona ermiş oldu. Hz. Âişe savaşı devesinin üzerinden idare ettiği için İslâm tarihinde bu olaya “Vak‘atü’l-cemel” denilmiştir. Hz. Âişe’nin devesi düşer düşmez Ali taraftarlarları koşarak Hz. Âişe’yi oradan uzaklaştırdılar.

Hz. Âişe yanına gelen Hz. Ali’ye:

“Sen galip geldin, artık müsamahalı davran” dedi.


Hz. Ali de hem Âişe’ye hem de onun yanında savaşa katılanlara son derece iyi davrandı. Savaşta ölen müslümanları bizzat gömdürdü ve Basra’ya girmeden önce ordusuna yağmadan sakınmalarını ve kimseye dokunmamalarını emretti. Medine’ye dönmek üzere Basra’dan ayrılacağı sırada Hz. Âişe’yi bizzat uğurlamaya gitti. Hz. Âişe, meydana gelen olaylardan dolayı müminlerin birbirlerini incitmemelerini, kendisiyle Ali arasında şahsî herhangi bir kırgınlık bulunmadığını, onun iyi ve seçkin bir kişi olduğunu söyledi. Hz. Âişe Basra’dan ayrıldı, önce Mekke’ye gitti, hac ibadetini eda ettikten sonra Medine’ye geçti ve hayatının sonuna kadar orada kaldı.
TDV İslam Ansiklopedisi
2 kişi beğendi