Giriş yap
Kayıt Ol
Taverna Bülteni
EK - Oyuncunun Merkezi Kurallar

Karakter Tanıtımı - Gregor

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Diyarın seyrek uğranan bir ticaret yolunda üç yolcu küçük bir kamp ateşinin etrafına kurulmuştu. İhtiyar olan kısa bir sessizliğin ardından son lokmasını da yuttu, gençlerin tedirginliğini azaltmak için konuşmaya başladı.


''Size Hum köyünün hakimi Gregor'un hikayesini anlatmış mıydım çocuklar?'' dediğinde en genç olanları hevesle konuştu; ''H-hayır efendim, en son TongYabgu'dan bahsettiniz, fakat yeni bir hikaye dinlemek daha hoş olacaktır.'' İhtiyar kesik bir kahkaha attı, belli ki iliklerine kadar işleyen soğuk  onu pek yıpratmıştı. Ancak yine de o gecenin hikayesi olan, Kalradya tarihine geçmiş bir şahsiyetin daha hikayesini anlatmaya başladı. 


''Bundan 25 kış önce, Veluca Şehrindeki doğumunda annesiz kaldı, ondan 7 kış sonra ise şehrin lordu babasını, Şehrin garnizon birliklerinin komutanını askerler lorddan daha çok komutana sadık olduğu için idam ettirdi. Hem de vatan haini damgası vurarak! Her neyse.. işin özü Gregor kalede bir yetim olarak duramazdı, lord idamdan üç gün sonra çocuğun köle olarak satılmasından karısının isteği üzerine vazgeçti, çocuğu iç kaleden attırdı. İşte tam bu noktada Gregor hayat ile tanıştı.'' İhtiyar bir kaç sefer derin nefesler aldı, boğazı kuruduğu için bir kaç yudum su içtikten sonra ateşe bir kaç kalın dal parçası daha attı, bakışlarını kuru odunları saran ateşlere sabitledi. 


''İşin özü çocuk savaşçı ruhluydu, babası sert ama onurluydu. Çocuğuna daha bir yaşındayken-anlamasa dahi-sen büyük bir asker olacaksın der durur, onu uyutmak için ne yapacağını bilmediğinden savaşları, eğitimleri ve askeri bilgilerini anlatırdı. Eh.. çocuğa bunun tek katkısı geceleri anlatılan tozpembe masallar ile değil, gerçek savaş hikayeleri ile büyümesiydi. Bu yüzdendir ki çocuk gününün büyük bir kısmını ordugâhda ve talimhanede askerleri izleyerek ve talim kılıcı ile beraber geçirerek büyüdü. Babasının idamından önce okuma&yazmayı öğrendi. Soylu olmayan bir çocuğa göre çok fazla imkanı vardı. Şüphesiz babası idam edilmeseydi şu anda Veluca şehrinin yeni garnizon komutanı o olmuştu.. Kim bilir, belki de olmaması onun için daha iyi olmuştur. Özetle çocuk gerçek ve onurlu bir savaşçı olmayı öğrendi, savaş hikayelerini ezberledi. Fiziksel, zihinsel olarak komutan olan babasının izinden gitt-'' Genç olan elini kaldırarak ihtiyarı susturdu. ''Şşh, sessiz ol ihtiyar!'' Diye fısıldadıktan sonra kemerinden hançerini hızlıca çekerek çalılıklardaki hareketletmeye kilitlendi. Ani bir hareketle yerinden doğruldu, iki ayağıyla kendisini çalıya doğru zıplattı.


Bir kaç saniye sonra çalıdan bir fare korkuyla kaçtı, ateşin başındaki ikili genişçe bir kahkaha patlattı. Orta yaşlı karnını tutarak söze girdi. ''Her zaman heyecanlısın Lee, otur da ihtiyarı dinle. Acaba zavallı çocuğun başına şehrin karanlık sokaklarında neler geld-'' 


Ancak ihtiyar hikayeyi asla bitiremedi, aynı anda üç kirişten fırlayan oklar üçünün de boyunlarından içeri girdi, haydutlar üçünün de üzerini aradıktan ve değerli her şeyini aldıktan sonra çıplak bedenleri leşçillere bıraktı.


9 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Kısım 2: Gregor'un çocukluğu-Sıcak yataktan ve tok karından Veluca sokaklarına;


Kim ne derse desin, hayat her zaman zalimdir. Geçmişte, gelecekte ve şimdi bu böyle olacaktır. Nedendir bilinmez ama en çok da savunmasızlara zalimdir, belki de bize bir şeyi anlatmaya çalışıyordur; Ya birlik ol, ya da öl! Çocuk yalnızlığı gördü, eline tutuşturulmuş bir kaç gümüşü yemek almak isterken bir tezgahçıya kaptırdı, üzerine ilk defa haksız bir suç atıldığında babası için bir kez daha intikam yemini etti. 


7 yaşında, beş parasız kıyafetinin içinde hançer saklayan bir çocuk.. Veluca için kolay bir avdı fakat çocuğun gözleri aksini söylüyordu. Gün boyunca şehirde avare avare dolaştı, ne yapacağını geç nereye gideceğini hatta nerede uyuyacağını bile bilmiyordu. İnsanlar ona ilk defa gururla ya da en azından normal bakmak yerine garip bakıyordu. 


İlk gecesinde bulduğu karanlık, kuytu bir köşede uyuklarken ağzında bir el hissetti. Kirli kokan bir adam çocuğun kaliteli kıyafetlerinden etkilenmişti. Çocuk başta adamdan çaresizce kurtulmaya çalıştı, kurtulamayacağını anladığında korkunun da etkisiyle hançerini çıkardı, elinin tersiyle adamın karın boşluğundan içeriye soktu. Adam ani gelen acı dalgasıyla ellerini gevşettiğinde kendisini ileriye attı, eğitimlerden gördüğü refleksif geri dönüşle hançerini adamın gırtlağından içeriye soktu. Sapkın şerefsiz kendi kanında boğulurken iki saat boyunca ellerindeki kana bakarak titredi. Sonunda babasının sözleri kulağında yankılandı. ''Şerefsize merhamet, masuma eziyettir. Suçlu olduğundan emin olduğun insanları gücün yettiğince engelle!'' Yarım saatin ardından hançerindeki kanı adamın kıyafetine sildi, kirli suda ellerini yıkayarak kıyafetlerine kan bulaşmadığı için şükretti. İşte bu Gregor'un ilk cinayetiydi. 


İki haftanın sonunda çocuk küçük bir handa yamak olarak işe başladı. Orta yaşlarda olan ve karısıyla hanı işleten adam çocuğun tavırlarından sıradan bir çocuk olmadığını anladıysa da kim olduğunu çözemedi. Yine de günlük 3 bakır, kalacak yer ve 2 öğün yemek için çalışacak birisini bulduğu için çocuğu işe aldı. Çocuk burada aylarını geçirdi, işine hızlıca adapte oldu. Hatta hancı ve karısı çocuğa yavaş yavaş ısınmaya başladı. Gregor esasında çocuk bile olsa intikamı için paraya ihtiyaç olduğunu, bakırların bu iş için yetersiz olduğunu biliyordu. Ancak babasının anlattığı bir savaş hikayesindeki Oberyn gibi, sabırlı olması gerektiğini biliyordu, en azından büyüyene kadar bir yeri, yurdu olmalıydı. Çocuk handa dolaşan  dedikoduları dinledikçe hırsı, kini büyüdü. Babası askeri bir suç örgütünün lideri olarak anılıyordu. Şehir lordu kendisine karşı, hatta tehdit gördüğü herkesi bu hayali suç örgütünden olarak gösterip idam ediyordu. Çocuk sessiz sessiz intikam yeminleri ediyor, fiziksel olarak kendisini eğitiyor ve geceleri askeriyede gördüklerini eline aldığı süpürge ve hançeri ile taklit ederek unutmamak için uğraşıyordu.


Çocuk böylece 9-10 yaşlarına geldi, kinini diri tuttu ve yavaş yavaş büyümeye başladı. Hancı ve karısı artık çocuğu sahiplenmeye bile başlamıştı ve nispeten huzurlu bir hayatı vardı. Fakat bir gün bir adam hanın kapısından içeriye girdi, Gregor'un tanıdığı bir adam! Babasının kellesini alan ve bununla gurur duyan adam, Frey! Yaklaşık 1.70 boylarında, yağ tulumu bir adam olan Frey lordun yaltakçısı hatta en büyük yağcısıydı. Öyle ki lordun ziyafetlerinde içkisini doldurmak isteyen hizmetçileri azarlar ve şarap testisini elinden düşürmezdi. Haysiyetsiz herif biraz yaşlanmıştı ama Gregor onu tanıdı, hem de ne tanıdı..! 


Yağ tulumu adam tek başına oturdu, zaten iç kale dışında kimse ile konuşmaya bile tenezzül etmezdi. Çocuk o gün ekstra güleryüzlü oldu, adamın masasına yaklaştı, boğazını temizledi. ''Ehm- hoşgeldiniz efendim, taze ve hala sıcak yemeklerimiz, sıcak şarabımız, soğuk biramız ve ne arzu ederseniz hanımızda mevcut, ne alırdınız?'' Frey muameleden dolayı kısa bir şok geçirdi, çocuğun pespaye görüntüsünden dolayı bir lord vesaire sanacak kadar aptal olduğunu düşünerek ilk hatasını yaptı. Çocuk gece boyunca adama ek servisler, kıyaklar yaptı ve üç yılda biriktirdiği paranın yarısını adama yedirdi, içirdi. Frey sonunda aptal çocuğu kullandığını ve soylu sandığı bu adamı hanın müdavimi haline getirmeye çalıştığını sanarak çocuk ne getirdiyse yeyip içti, özellikle de alkolü içti. Genişçe kahkahalar attı, hatta çocuğu gerçekten iç kaleye yanına yaver olarak almayı bile düşündü. Sabaha kadar çocukla lordlardan, askerlerden ve hainlerden lafladı. Han sahibi ve karısı uykuya çekileli 2 saat olduğunda, sabah ışımak için bir kaç on dakikayı beklerken Frey kalkma kararı aldı. 


''Yaver! kalk yürümekte zorlanıyorum, beni iç kaleye bırakıver.'' Diyerek çocuğun eline iki altın tutuşturdu. ''Bu da bahşiş olsun, saray soytarıları bile beni senin kadar eğlendiremezdi!''  Gregor samimi bir şekilde sırıtarak ''Sizi mutlu ettiysem ne mutlu bana lordum, umarım en mutlu gününüzü yaşamışsınızdır.'' Diyerek adamın koluna girdi, esasında yaşıtlarından kalıplı olsa bile adamı taşıyamazdı ama yine de gücünü son zerresine kadar kullanarak adamın arada bir üzerine verdiği yükü omuzladı. Handan çıkıp karanlık bir köşeye girdiklerinde-boş olduğuna emin olduğu ve bildiği bir köşeye- adamı onlarca yerinden hançerledi, adam o kadar sarhoştu ki çığlık atmaya beşinci darbeden sonra, gırtlağına hançer dayandığında attı. Çocuk hançerini temizleyip adamın kesesini saydıktan sonra yatağında rahat, hatta üç yıldır ilk defa gerçekten rahat bir uykuya daldığında muhafızlar cesedi buldu. İşte bu Gregorun intikamının ilk ateşiydi.







6 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Kısım 3: 

Hancı yamağından katile&katilden lidere;



Yıllar geçti, bir çocuk olarak girdiği handan bir genç olarak ayrıldı. Belinde kılıcı, kemerinde o çok sevdiği hançeri ve kesesi kalmıştı şimdi. Hancı ve karısı savaş dedikodularından dolayı şehirden taşındığı ve hanı sattığı için burada daha fazla barınamazdı. Esasında onun da gelmesini istedilerse de son yıllarda hanın korumalığını da üstlenen Gregor bu teklifi kibarca reddetti. Çocuk son yıllarda gerçek bir askere dönüşmüş, handa en ufak problem çıkartanı kapı dışarı etmiş, hatta bir kaç sefer şehrin muhafızları ile sıkıntı yaşamıştı. Ancak işleri kanuna aykırı yapmadığı için bugüne kadar hiç ceza almamıştı. Kılıç sanatında ve hançerde-bolca pratik yaptığından olsa gerek- ustalaşmıştı 16 sında,  omuzları geniş, pazuları sıkı ama yine de hantal olmayan atik bir delikanlı olup çıkmıştı. Bir kaç gün hanlarda konakladıktan sonra savaşa katılmak, askeri tecrübe kazanmak ve adını biraz duyurmak adına orduya yazıldı. 



Gregor talimlerde giderek sivrildi, orduda eski olan askerler onu bir yerden tanıdığına yemin edebilirdi, fakat kimse bunu kanıtlayamadı. Çocuk hancı çiftin çocuğu olarak biliniyor, askeri bir geçmişi olmadığını sadece askerleri taklit ettiğini iddia ediyordu. Bu günlerde mızrak, kalkan ve arbalet kullanımında giderek ustalaştı. Komşu şehir ile çıkan savaşta destek birliğine verildi. 



Yalen-Veluca savaşları;


İki lordun çekişmesi önce ufak diplomatik atışmalar, sonra askeri tacizler ile giderek büyüyen bir soruna dönüştü. Veluca lordu sürpriz bir kuşatma yapma planları kurdu, tersine casusluk yaparak Yalen şehrini kuşattı. Üç ay süren kuşatmada İki taraf birbirine üstün gelemedi. 


Gregor bu savaşta belki de onlarca ufak yara aldı, sol omzuna bir ok girdi, tedavisi yarım bir şekilde tekrar saflara yollandı. Gerçek savaşın etkisi kanını kabartsa da rüyalara alışması iki ay sürdü. İki ordu da ağır kayıplar verirken ve toprak kanla sulandığı sırada iki lord barış kararı aldı. 


Askerler üç ay boyunca ölümüne savaşmış, şehri savunan ve saldıran taraf olarak lordların emrini dinlemiş, birbirini canice katletmişti. Ancak iki lordun da dış tehditlerden korkusu kısa süreli barışı doğurmuştu. Gregor lordun başarısız taktikleriyle içten içe alay ediyordu. Babasının yönetimindeki ordu ile şimdikine baktığında eksikler gözle görülüyordu. 


Savaşın bitişi;


Bir yılın ardından savaş bitti, Gregor artık can almaya alıştı. Neticede intikam uğruna öldürmesi gereken onlarcası olacaktı. Şehirde bir mahalleden sorumlu muhafız komutanı olarak görev almaya başladı. O kadar aldığı cana rağmen iç sura layık bir asker olarak bile görülmüyordu. Yine de sabretti, bir açık kolladı  ve bekledi...  Gerçek ve sadık 5 dostu, babasını ve gerçeği bilen 5 muhafız ile beraber planlar kurmaya başladı. 


Bir gece şehrin karanlık bir köşesindeki suç örgütünün merkezine bir anda 6 muhafız girdi. Esasında Gregor örgütün katillerden oluşsa bile onurlu olduğunu biliyordu, hatta emindi.  Çünkü handa duyduğu dedikodularda hiç bir zaman masumlara zarar vermediklerini duymuştu. Adamlar genelevlere gelen soyluları soyuyor, şeref yoksunu olan vergi tahsildarlarını öldürüyor, bazen hanlara el koyuyorlardı. Ancak ne olursa olsun hiç bir zaman hak etmeyen birisine zarar verdikleri raporlanmamıştı. Hatta savaş zamanı okuduğu bir raporda bu örgütün şehir lorduna tepki olarak doğduğunu okumuştu. Bu bilgiden sonra planları yavaş yavaş şekillendi. Örgütün lideri babasının en sadık askeri, en yakın dostu Renly'di.


Kağıt oynayan, bağıra çağıra küfürler savuran adamlar çıt çıkarmadı. İçeride onlarca adam vardı, zaten muhafızların hepsine rüşvet yediren örgüt lideri  masadaki hançerini eline alıp bir tur çevirdi. Ortalık gerginleştiği anda tekrar masaya bıraktı, merakına yenik düşmüştü. ''Odama gel hele genç muhafız. Derdiniz ne, neden buradasınız, paralar az gelmeye mi başlamış?'' Diyerek yanını gösterdi. Gregor ve dostları en ufak çatışmada öleceklerini bilerek adamın masasına geçtiler. Katillere ait bakışlar sırtlarındayken genç Gregor adamın kişisel odasına silahlarını teslim edip girdikten sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. 

''Ben Gregor, 10 yıl önce vatan hainliğinden idam edilen Bronn'un oğlu! Buraya intikam için geldim. Babamın, Bronn'un katili şerefsizin kellesi uçacak ve bu şehir nihayetinde benim olacak. Sen de artık legal bir şekilde şehrin ticaretinden sorumlu olacaksın.'' Genç adamın cümlesi  Renly'i sarstı, adam  gözlerini kısarak delikanlıya baktı. ''Güzel konuşuyorsun delikanlı, anlaşılan kim olduğumu da biliyorsun.'' Masada hafifçe öne eğilerek çocuğa iyice yaklaştı. ''Bu iş tam olarak nasıl olacak, anlat hele? İntikam için ne gerekiyorsa!'' 


Delikanlı sırıtarak konuşmasına başladı. ''Lord kaypağın teki, çevresinde her zaman güven duyacağı sadece bir adamı oluyor, ben o adam olacağım. Bir süre sonra bana verdiği bir toprağı -Ki gerizekalı adamların sadakatini sadece toprak verip ona kadınlar vererek kazanacağını sanıyor. Zamanı geldiğinde ise Şehri erkek gibi kuşatacağım. Sizin tek yapacağınız zamanı geldiğinde şehirde isyan çıkartarak morallerini kırmak olacak.''


Gece boyunca bu konuşma sürdü,  Renly ve Gregor uzun uzadıya planlarını kurdu. Yeminler tekrarlandı ve en çok da babası hakkında konuşuldu.


Dört yılın sonunda, 21 yaşına geldiğinde İç kalede bir çavuş oldu, yıllarca gösterdiği mutlak sadakat! ile lordun güvenini kazandı. Planlandığı gibi Hum köyü idaresine verildi. Gregor'un düşündüğü gibi şehre bağlı en güçsüz ve haydut kampları tarafından taciz edilen köy.. Ancak Gregor'un planı saat gibi işlemişti. Amacı doğrultusunda bu köy ilk üssü olacak. Veluca şehri vakti geldiğinde onun olacak!



Gregor


8 kişi beğendi

Kroisos Çevrimdışı

Ekip Lideri

Dinar: 398

Kraliyet Dinari: 2

4 yıl önce

Saf yazı olmasına rağmen renk kullanımları o kadar iyi olmuş ki rahat okunabiliyor. 

Karakterin arka planı gayet iyi oluşturulmuş, devamını bekliyorum.

1 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Çok teşekkür ediyorum, devamı cuma günü sunucunun başlangıcı ile yazılmaya başlanacak.

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Kısım 4: Hum köyünün gelişim süreci, diyarda sayılı refahtaki köylerden oluş.


Gregor Hum köyüne geldiğinde Veluca şehri lordu tarafından bastırılmak ve gözden düşürülmek için için buraya yollandığını bir çırpıda anladı. Ancak bir kaç eski dostun ve Kan Kardeşliğinin ufak yardımları ile ilk adımları atmayı başardı. (TongYabgu destek oldu.) Hum köyü 2 gün içerisinde diyarın en büyük refaha sahip 4. köyü olarak anılmaya başlandı. Kaynak üretimi adına adımlar atılarak bazı köyler ile kervanlar vasıyasıyla hammadde ticaretine de başlandı. Köyün haydut tehdidine karşı ise 5 yoldaşına ek hızlıca 21 çavuş daha eğiterek Hum Köyü'nün huzurunu tehdit eden vahşi kurt sürüsünü bu askerlerin 6 tanesiyle def etti. Diyarda dolaşan dedikodulara göre bu hızlı yükseliş giderek artan bir şekilde devam edeceğe benziyor. Gelişim durumu ise şöyle ; 






Şu bilinmelidir, Veluca elbet Gregor önderliğinde Kan Kardeşliğinin eline geçecek! 

6 kişi beğendi

TongYabgu Çevrimdışı

European Kingdoms Bölüm Lideri

Dinar: 1504

Kraliyet Dinari: 0

4 yıl önce

ya, ben başta yazdıklarını kaçırmışım ya o kadar da forumu didikliyorum. Özür dilerim kardeşim şimdi okuma fırsatı buldum. Ellerinde sağlık güzel olmuş. Daha da güzel RP yapıcaz hep birlikte. En başta benden de bahsetmen beni çok onure ve mutlu etti. teşekkür ederim. Kardeşliğimizin sonsuza dek sürmesi dileklerimle. Bu server bizim atlarımızın nalları ile titreyip kılıçlarımızdan akan kanlar ile sulanacak..

3 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

TongYabgu

ya, ben başta yazdıklarını kaçırmışım ya o kadar da forumu didikliyorum. Özür dilerim kardeşim şimdi okuma fırsatı buldum. Ellerinde sağlık güzel olmuş. Daha da güzel RP yapıcaz hep birlikte. En başta benden de bahsetmen beni çok onure ve mutlu etti. teşekkür ederim. Kardeşliğimizin sonsuza dek sürmesi dileklerimle. Bu server bizim atlarımızın nalları ile titreyip kılıçlarımızdan akan kanlar ile sulanacak..

Seviliyorsun abi 

2 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Söylentiye göre: Veluca şehrinin lordu, şehre bağlı kaleleri denetlemek üzere çıktığı seyahatten saatlerce dönmeyince muhafızlar onu aramak için yola çıkmış. Ancak 2 saat sonra Ergellon kalesi yakınlarında lordun yakın ve şahsi muhafız alayının ölülerini bulabilmişler. Veluca şehrine bir iç karışıklık hakim, lordun öldüğü dilden dile dolaşıyor. 

2 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Kısım 5: Veluca'nın düşüşü, Kan Kardeşleri'nin hakimiyeti.


Hum köyü günlerdir sayılarını 2-3 e katlayan ve beklenmedik haydut istilasından dolayı tüm gücüyle direniyordu. Haydutlar akın akın gelirken akıl almaz savunmalar yapan Gregor ve ordusu her bir askere karşılık en az 2 haydutu öldürmeden ölmüyordu. Çavuşlar aynı anda eğiliyor, okçular okunu sıkıp haydutları şaşırttığı anda kalplerine mızraklarını ani bir şekilde saplıyordu. Gregor ise eline aldığı savaş yayı ve sadaklarca ok ile haydutları birer birer, sanki sıradan bir şey yapıyormuşçasına indiriyor. Bazen ise eline kılıç kalkanını alarak askerleri ile omuz omuza, en önde savaşıyor. Kimi zaman ise bir mızraklının mızrağını kaparak seçtiği bir haydut komutanına fırlatıyordu. Köyün önü resmen kana bulanırken koku gelmemesi için köyün yaklaşık 500 adım uzağına haydut kellesi koleksiyonu yapıldı. Her gece sayıları artan haydutlara karşın Hum'un ve Gregor'un yaptığı destansı savunmalardan ötürü ölen askerlerin yeri hızlıca yeni gönüllüler ile kapandı. 




Tüm bunlar olduğu esnada lordun öldüğü haberleri Kardeşlik vasıtasıyla şehrin dört bir yanında yankılanmaya başladı. Fısıltılar öylesine kuvvetliydi ki gardiyanlar ne yapacağını bilemiyor, şehrin asilleri iç kaleden dışarıya adım bile atmaya koykuyor, bazıları ise kaçıyordu. Şehrin askerlerinin başsız kalması ve ölüm korkusunu hissetmesiyle firar ettiği esnada Kardeşliğin üyeleri o gece dış surlardan tam 25 top çalmayı başardığı. İşler tam da istedikleri gibi gitmeye devam etti. Sokaklarda evlerin kapıları bir bir kapanıyor, erzak stoklayan aileler kendilerini evlerine kapatıyordu. Çocuklar korkmuş, anneler endişeli, babalar ise sinirliydi. Çünkü ne zaman bir şehir işgal edilse herkes şunu bilirdi ki yeni gelen lord sadece askerlerine moral olması için şehri yağmalatırdı. 


Bir kaç saat bu kaos ile geçip Hum köyüne toplar ulaştığı ve ilk bilgi alınıp şehre kuzgun salındığı esnada lordun sağ kolu, soyluların desteğini alan Lord Finn yönetime el koydu. Lordun karısını zindana, oğlunu dar ağacına yollattı. Evlilik çağına gelmiş kızını ise eski, ölümüne sadık izlenimi verdiği lordunun ganimetlerinin arasına kattı. Lord Finn şehrin kapılarını derhal kapattırarak 50 okçusunu surların dört bir yanına mevzilendirdi. Şehre insan giriş çıkışlarının denetimli ve kontrollü, kuzgun giriş çıkışlarının ise yasak olduğu emrini yaydı. Ek olarak kendi şahsi askerlerine ek Pagundur ve Emer kalelerinden ordularını çağırdığında hiç beklenmeyen bir şey oldu. Lord askerlerine kendi halkının evlerini yağmalatıyordu! Askerlerin içerisinden ve soylu eşraftan itiraz edenler oracıkta öldürüldü. Lord ''hain avına çıktık!'' sloganı ile o gece şehri kırmızıya boyayacaktı. 



Aynı saatlerde Gregor 10000 altın içeren bir sandık ve 25 topu en güvendiği 5 adamı ve 10 askeri ile Ötüken paralı asker klanı başbuğu TongYabgu'ya yolladı, şehri ivedilikle kuşatmasını istedi. Ardından dönmeyen kuzgunundan dolayı 15 yakın askeriyle beraber şehre doğru uola çıktı. Ordusunun kalanını haydut saldırılarına karşı köyde kaldı. Zaten şehir tarafından görevlendirildikleri için herhangi bir zorlukla karşılaşacağını düşünmüyordu. Bilinmelidir ki bu 15 asker şehirdeki ayak takımı askerlerin aksine günlerdir talim ve savaşlar ile piştiği için en az 3-4 şehir garnizon muhafızı değerindeydiler. Gregor kuzgunun gelmemesinden  az çok tahminlerde bulunsa da bu kadar kötü bir senaryoyu en uçuk fikirlerinde bile aklına getirmiyordu. Aralarında sohbet ederek şehre doğru ilerlemeye devam ettiler. Kapıya yaklaşık 300 metre uzaklıkları kaldığı esnada kaçışan insanlar ve çığlıklar kulaklarına gelmeye başladı. Elleri kılıçlarında, temkinli bir şekilde ilerlerken Gregor'un gözüne koşuşturan bir aile takıldı, peşlerinde iki asker koşuyordu. Tereddüt etmeden kılıcını çekerek oraya doğru koşmaya başladı. Askerleri de peşinden gelirken aile yönlerini çaresizce onlara çevirdi, çocukların çığlıkları eşliğinde Gregor ve adamları aileyi arkalarına aldı. Gelen iki muhafız sinirli bir ifade ile bağırmaya başladı. ''Kim Lord Finn'in emirlerine karşı çıkan?! Ganimet hakkımı-'' Asker lafını bitiremeden Gregor sağında bulunan askerin elinde duran mızrağı aldı, adamın gırtlağına sapladı. İki muhafız oracıkta katledilip gecenin karanlığında saklandı.



 Gregor çığlık atan çocukları susturduktan sonra kolundaki kan akışını durdurmaya çalışan adamın önüne gelerek gözlerine baktı. ''Ne oldu burada, Finn nasıl başa geldi, askerler neden şehri yağmalamaktan bahsediyor?'' Adam bir kaç saniye soluklandıktan sonra canı yansa da konuşmaya başladı. ''Lord iki kaledeki askerlerini şehre çağırdı, başta zaten seçilmesine rağmen halkın tamamını hain ilan ederek askerlerine yağma emrini verdi. Karşı çıkanlar oracıkta öldürüldü.'' Kısa bir şekilde öksürdükten sonra devam etti. ''Halkın bir kısmı ve nereden çıktığı belli olmayan bir organizasyon muhafızlar ile sokakta gerilla savaşı vermeye başladı fakat kısa sürede bastırıldılar. Ancak eminim ki askerlerin sayısını en az yarı yarıya azalttılar. Tahminen 300 e yakın asker kaldı fakat direniş neredeyse bitti. Kendine Kan Kardeşliği diyen adamlar geri çekilmek zorunda kaldı.'' Yüzünde gurur duyan bir ifade ile ekledi. ''Kahramanca savaştılar, hem de kaçabilecekken! Bizim için ölüşlerini Veluca unutmayacak!'' Gregor adamın omzuna dostane bir şekilde vurduktan sonra gülümsedi. ''Merak etme ihtiyar, Kan Kardeşliği tam karşında duruyor, şimdi Hum köyüne git  ve benim adımı ver, artık orada kalabilirsin. Diğer kurtulanlara da aynı haberi iletebilirsin.''  Yaptıklarının bilinmemesinin avantajıyla hiç bir şey bilmiyormuşçasına, sakin ifadelerle giriş kapısına geldiler. Muhafızların kısa sorgusundan sonra Gregor'un armasını ve nişanını göstermesi ve Lord'un emrinden sonra içeriye girdiler. 

 


Şehre girdiklerinde dikkatlerini ilk çeken şey leş kokusu ve etraftaki kana eşlik eden ölülerdi. Bazı evlerden kadınların yardım çığlıkları geliyor, bazılarından ise mumlar yanmasına rağmen hiç ses gelmiyordu. Çocuklar ağlıyor, askerler çıldırmışçasına hahkaha atıyor, kurulan darağacında insanlar birer birer idam ediliyordu. Gregor ve askerleri dişlerini gıcırdata gıcırdata iç saraya girdiler. Askerleri dışarıda beklerken Gregor'u salona aldılar. Yeni Lord Finn iç sarayda ziyafet veriyor, kahkahalar atarak bir hizmetçi ile oynaşıyordu. Kız yüzündeki tiksinmiş ifade ile koşar adım uzaklaşırken şeref yoksunu Finn sakalını sıvazlayarak içeriye giren Gregor'a bakarak konuştu. ''Hoşgeldin Gregor, hatırlar mısın bir seferinde hayatımı kurtarmıştın.'' Sarhoşluğun etkisiyle neredeyse 10 saniye genişçe bir kahkaha atan Lord ayaklanmaya çalıştı. ''Ben o savaşta tam üç adamın bağırsağını yardım, iki adamın kafasını kopardım hahahahaha!'' Lord zırvalaya zırvalaya ayağa kalkacağı esnada Gregor masada duran, ete saplı bıçağı bir çırpıda kaparak adamın masadaki elinin ortasına sapladı. Lord çığlık attığı ve askerleri içeriye girdiği esnada kılıcını kemerinden çıkarakak boğazına dayadı. Gregor'un askerleri de içeriye girdi, salon bir anda 40 tan fazla asker ile doldu. Gregor sesini olabildiğince yükselterek bağırdı. ''Sakın bir adım daha atayım demeyin! Lordunuzun yaşamasını istiyorsanız-'' Dediği esnada askerlerin çavuşu gibi olan adam konuştu. ''S-sakın davranma, burada seni de askerlerini de katlederiz, ölünüz bile çıkamaz!'' Gregor sırıtarak Finn'in boğazında hafifçe bir kesik açtı. Ardından askerler domuz lordlarının ölüm korkusuyla verdiği emrin de etkisiyle silahlarını indirdiler. Gregor tekrar söze girdi. ''Şehrin tamamını tahliye edeceksiniz, ardından buradan gideceğiz.'' Askerler ve lord kem küm etse bile Gregor'un kararlılığı ve bir kaç tehdidi sonrasında ikna oldular. Şehirdeki tüm olaylar bir anda durdu ve Gregor'un askerlerinin emriyle şu bildirge yayınlandı. 


Kan Kardeşliği Veluca'dır! Her ne olursa, kim olursa olsun.

Veluca halkının zulüm çekmesine izin vermeyecektir.

Tüm şehir halkı özgürce çıkabilir, Hum köyüne giderek sonucu bekleyin.

Orada yemek ihtiyacınız karşılanacak, güvenle uyuyacaksınız.

Kan Kardeşliği ve Veluca lordu şehir için savaşacaktır!

Savaş bittikten sonra güvenli bir şekilde evlerinize dönebilirsiniz.

Sesini çıkartmaya korkan askerler, siz de kaçın!

Kaçın ki şehir bizim olduğunda idam edilmeyin!


Halk kardeşliğe şükürler ederek, hayatta kalan diğer kardeşlik üyeleri ile beraber akın akın şehirden dışarıya çıkmaya başladı. Gregor ve askerleri halka karşı olabilecek  herhangi bir tersliğe karşı şehrin iç kısımlarında, lordu rehin almış ve etrafları onlarca askerle çevrilmiş bir şekilde bekliyorlardı. Onlarca tehdit, hakarete karşılık 16 Kan Kardeşi dar bir çıkmaz sokakta lordu rehin tutmaya devam ediyordu. Derken beklenmeyen bir şey oldu. Halkın tamamının çıktığı esnada garnizon komutanı eline aldığı yay ile lordu vurdu. Ardından ''Hepsini öldürün, lordu işleri bitince öldüreceklerdi! Hepsini, hem de hepsini öldürün!'' diye bağırarak ok sıkmaya devam etti. Dar sokakta olan 16 kardeş hızlıca kapanarak düşm anın sayı vantajınıı egale etti. Bu ihtimali düşünmek istemese bile düşünen Gregor kendisini uzun süren bir çatışmanın içerisinde buldu. Mızrakları ile yaklaşan her askeri öldürüyor, resmen kapattıkları arada adamları içeriye sokmuyorlardı. Ancak okçular buldukları açıklardan sıkıyor, aralardaki tecrübeli askerler birer birer saldırıyordu. Kardeşler birer birer ölürken karşıdan üçer beşer asker ölse de sayı avantajı o kadar fazlaydı ki bir çapulcu kadar güçlü olan askerler resmen kazanıyordu. Yaralıların çığlıkları giderek arttı, kardeşler sokakta geri çekildikçe çekildi ve en sonunda sonuna vardılar. Saatler sonra hava hafiften aydınlanmaya başladı. Gregor ve 3 kardeşi kaldığı ve cesetlerin oluşturduğu küçük yığından dolayı geçişler iyice tıkandığı esnada üç kardeşten kendisine en yakın olanı sessizce konuştu.''Kaç Gregor, tırman ve kaç! Her zaman yaptığımızı unutma, sen yaşa ki kardeşlik yaşasın! Sakın ölme, sakın bu şerefsizlere kaybetme Gregor!'' Gregor başta itiraz edecekti, ancak üç adamın gözlerindeki ifade öylesine kararlı, inançlı ve ölüme hazırdı ki! Sadece başını onaylar bir şekilde salladı. Gözlerinden bir kaç damla yaş düştüğü esnada daha sonra kardeşliğin sloganı olacak o cümleyi bağırdı. ''Kan Kardeşliği ile yaşama, Kan kardeşliği ile ölüme!'' ve ekledi. ''Sizlerle savaşmak bir onur ve gururdu, ölümlerinizin boşa gitmemesini sağlayacağım!'' Üç adam son güçleriyle düşmanı oyalarken Gregor daha önce yaptığı gibi çatılara tırmanmaya başladı. Son çıkıntıyı da tutup kendisini üste çektiği esnada aşağıya bir bakış attı. Son kardeşi eline aldığı yarısı kırık mızrağı ile askerleri ardı ardına öldürüyor, öldürücü ya da değil umursamadan gözü dönmüş bir şekilde saldırıyordu. Göğsüne ardı ardına saplanan üç oktan sonra derin bir nefes aldı, ağzından kanlar çıkarak orada öldü. 



O gece 15 Kan Kardeşine karşılık tam 100 asker ölmüştü. Ancak Gregor'a göre bu sayı kardeşlerinin ölümüne değmezdi. Adı gibi bildiği çatılarda izini kaybettirdi. Kiralık askerler gelene kadar enerjisini toplamak üzere bir gözü açık bir şekilde uyumaya başladı. 



TongYabgu geldiğinde Öyle yıkıcı bir orduyla geldi ki, kapıyı en fazla 15 dakika içerisinde yaran süvarileri halkın da olmadığı boş sokaklarda askerleri en fazla 2 saat içerisinde temizlediler. Kalan direnişçiler içeriye kapandığı esnada askerleri ile beraber savaşan ve daha önce gördüğü için tanıdığı Gregor yanına gelen TongYabgu şaşırdı. ''Senin yiğit bir adam olduğunu bilirim de, Tengri yardım etmiş Gregor! Bu kadar süre nasıl hayatta kaldın? Kardeşlerin senin intikamın için benimle konuşmabile yapmış ve yas tutmaya başlamıştı.'' Ardından sakalını sıvazlayarak ekledi. ''Bu ne iduğu belirsiz adamları çok yormuşsunuz belli, ölen kandaşlarının mekanı uçmağ olsun. Gerisini biz hallederiz, şimdilik dinlen."


TongYabgu ve ordusu Veluca'yı tamamen temizledi, şehir arındıktan sonra Gregor ile bir kaç saat konuştuktan ve Gregor kımız, TongYabgu bira içtikten sonra Ötüken paralı askerleri şehri terk etti. Halk bu olaydan sonra Kan Kardeşliği'ne mutlak bir bağlılık beslemeye başladı. Yaralar kısa sürede kapandı ve Kan Kardeşli'ği şehrin tek hakimi olarak anılmaya başladı. İnsanlar evlerine döndü ve onarımda da destek aldı. Bu yüzden kaynaklarının bir çoğunu ve kurmaya hazırlandığı ikinci köyü erteleyen Gregor bir gram bile pişmanlık duymadı. İki günün ardından çocuklar tekrar gülmeye başladığında rahat bir uyku çekti. 

4 kişi beğendi

Phisi Çevrimdışı

Ayan

Dinar: 200

Kraliyet Dinari: 0

4 yıl önce

Lord Finn'e hizmet ettiği anlaşılan Nomer Kökenli 4 kişinin dernek üyelikleri feshedilmiştir.

-Velucalı Ulra Oylu 

2 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Phisi

Lord Finn'e hizmet ettiği anlaşılan Nomer Kökenli 4 kişinin dernek üyelikleri feshedilmiştir.

-Velucalı Ulra Oylu 

Haklı davamızda sizi yanımızda görmek bizi gururlandırdı Velucalı Ulra. Lord Finn'in adını tarihten sileceğiz!

2 kişi beğendi

GizLi_EL Çevrimdışı

Soylu

Dinar: 618

Kraliyet Dinari: 0

4 yıl önce

Baban Bronn mert biriydi... İyi bir askerdi...

ona şehri terket dediğimde hizmetlerine ve askerlerine güveniyordu....

onlar buna sadakat diyecekler...

ama sadece ben biliyorum gizli Eli dinlememek sadece kayıplar getirir...

Babandan ibret Al Gregor... Beni Dinle Çok Yükseklere Çıkarsın...

2 kişi beğendi

ErlikHan Çevrimdışı

Vikont

Dinar: 557

Kraliyet Dinari: 1

4 yıl önce

Ben babam ile gurur duyuyorum! Beni onun öğretileri bu noktaya taşıdı, bir avuç korkak değil!

2 kişi beğendi