Bulutlar Dağılıyor

Gözlerini açtığında ne kadar zamandır baygın olduğunu düşündü ilkkez. Doğrulup etrafı kolaçan ettikten sonra mağraya döndü. Sönmeye yüz tutmuş ateşin üzerinde pişmiş kuzu hemen yanında bir çamcak kımız ve kendi kılıcı ve zırhı duruyordu. Kuzuyu görünce ne kadar da acıktiğını anlayıp bi oturuşta devirdi hepsini. Son yudum kımızını içerken mağranın girişinde bir kişneme sesi duydu..

Hızlı adımlarla mağranın girişine yöneldi. 

Gözlerini ovalayıp,

Ey beni sonsuz uykudan uyandıran nefes almamın sebebi gördüğüm görebileceğim herseyin sahibi üze Tengri bu Karakız..

Atı karakız olduğu yerde şaha kalkıp etrafında dönüyordu sahibi Tongyabgu'yu görünce.

Atına sarıldı, yelelerini okşadı. Bir an usunda canlandı atının üzerinde devirdiği yağılar beraber dört nala gittikleri cenkler. Ne güzel günlerdi..

Acaba hepsi geride mi kalmıştı ? Yoksa bu yaşadıkları yeniden bir başlangıcın bir habercisimiydi ? 

Mağradan muhteviyatını topladı. Zırhıni kuşanıp kılıcinı beline taktı. Atı Karakıza atlayıp ulu yaradanın kendisine yazdığı yazgının peşine düştü.

Sürdü atını uçsuz bucaksız bozkırlara..

--Devam Edecek--

Esenlikler Emir Saladin :)

Karakız'ın ağzı iyice köpürmesine rağmen sanki dört nala yeni kalkmışçasına hiç hız kesmeden her bir koşumunda kükrercesine nefes alarak koşmasına aldırış etmeyecekti halbu ki bu Karakız ile çıktıkları ilk yolculuk gibi hiç durmadan 4 gün sürmemişti fakat hem atınin hemde kendisinin yorgun düşmesine izin vermeyen TongYabgu 2nci günün bitmesine yakın hava hafifçe yeni aydınlanmaya başladığında Salem şehrinin parıldayan kulelerini görünce tepedeki ağaçlikta mola verme isteği doğdu. Karakız'ın üstünden inip eliyle kendi matarasından biraz su içirdikten sonra taze çimenleri yemesi için serbest bıraktı. 

Ardından agacın altına bağdaş kurup sırtını ağaca yaslayarak ufka yakın uzaklıkta ki şehrin ihtişamlı kuleleribi ve surlarını izlerken;

"Bu şehri almalı. Surlarında benim tuğum sancağım dalgalanmalı. Ötüken'in yiğitlerine böyle ihtişamlı taşlar lazım"

Diye düşündü..

Mola vereli ancak yarım saat olmuştu ki şehrin kuzeyinde ilerleyen atlıları farketti. Uzakliktan dolayı sayılarını net seçemiyordu ama çıkan toz bulutundan en fazla 4-5 kişi olabileceklerini tahmin etmişti..

Atlılar nereye gidiyor diye merak edip, belki buralarda bir oba kurulabilir mi fikrini de usuna katıp atı Karakız'a seslendi. Taze çimlerin çekiciliğine aldırmasan sahibinden gelen ıslık sesini buyruk kabul eden Karakız tırıs yürüyüşle TongYabgu'ya yaklaştı. Atına atladıktan sonra ilerlemekte olan atlıları takibe koyuldu..

--- Devam Edecek ---

Kroisos

Güzel RP, konuyu takip ediyorum.

Teşekkür ederim üstad. Gidişata göre bişeyler karalamaya devam edicem. Umarım bu sefer bi sorun çıkmaz da yarı da bırakmak zorunda kalmam.

Atlılara iyice yaklaşınca dalgalanan sancağı tanıyan TongYabgu, kadim dostu ErlikHan'in tuğu olduğunu anlayınca atı KaraKızı dört nala kaldırarak iyice yaklaşırken ğöğsünden kendi sancağını çıkartıp kılıcının ucuna asarak havaya kaldırdı.

Bir müddet sonra ErlikHan ve maiyeti ile karşı karşıya geldiklerinde her ikisi de atlarından inip birbirlerine sarılarak hasret giderdikten sonra yakınlarda ki dere kenarında mola verip yaktıklari ateşin başında gelişen son olaylarsan bahsederek yeni planlar üzerine konuşmaya başladılar.

---Devamı Gelecek---

(Nöbetçi olduğum için parça parça ve biraz kötü yazabilirim. En kısa sürede toparlamak dileğiyle.)

Kadim dostlar ile olan karşılaşma herkesi mutlu ermis sevindirmişti. Ateşin başında uzun uzun bu eski diyarın yeni geleceği hakkında konuşulmuştu. Sanki ulu bir toy düzenlenecek bilgisi SabotaiNoyan'ada verilmişti. O ve yanında ki can vermeye hazır yiğitleri de aralarına katılmıştı.

Eski andalar tekrar buluşmuş bir çamçak kımıza hepsi anda yeminlerini tekrarlamak için avuçlarını keserek kanlarından damlatmışlar yeminlerini tekrarlamışlardı. 

ANDIMIZ AND OLSUN. KIZIL ELMA'YA KADAR..

Ozan kopuzunu çıkardı;

Bu açıkça adaletsizliğe zalimlere savaş açmaktı.

"for the eternal sky!"